Kitap Adı | Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer |
Yazar | Dr. Muna Ebu'l-Fadl |
Türkçesi | Yasemin Savur |
Özgün Adı | Where East Meets West |
Tasarım | Step Ajans |
Sayfa | 112 |
Basım Tarihi | Mayıs 2024 |
Baskı | 3. Baskı |
ISBN | 978-625-98694-6-9 |
Ebat | 13 x 23 cm |
Kağıt | Ivory |
Kapak | Karton Kapak |
Fiyat | 180,00TL |
Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer
Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer, ayrı dünyaları "güç dengesi"nde değil, "kültür dengesi"nde buluşmaya çağıran bir kitap. Kendilerini uç noktalara, ifrat ve tefrite mahkum edenleri dengeye, adalete ve insafa davet ediyor. Gerçekten de insani gelişmelerin kaderi buna bağlı: Ya dengesi bozulmuş bir dünyada bu çekişme sürüp gidecek, ya da insanlık davet edildiği bu dengeli yaklaşıma yönelerek adalet ve esenliğe giden yolda huzuru bulacak. Yeryüzünde esecek bahar rüzgarları önyargılardan uzak, böylesine bir buluşma ile mümkündür.
Böyle bir buluşmanın hayali olarak kalmaması, gerçekleşebilir olması, insan-ların güce değil, herkes için ortak olan kelimeye, evrensel, müşterek söze gelmeleriyle mümkündür. Bu ortak söz de, her şeyden önce kendisine bağlı olanları "Müslüman" olarak nitelendirecek bir temel ilke hükmündeki çağrıdan alır kaynağını: "Ey Kitap Ehli! Bizimle sizin aranızda eşit olan bir kelimeye gelin…" Tarafların ortak olduğu, herkes için de eşit olan bu söz; dengenin, adaletin ta kendisidir. Böylece güçlü olana yönelmek, ya da gücü her şeyin önüne geçirmek için düşmanlığı körükleyip yaymak yerine, doğru ve hak olana yönelerek barış, sevgi ve adalet içinde yaşamanın yolu açılacaktır.
Yorumlar
Muna Ebu’l-Fadl’ın ‘Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer’ kitabı, insanlığı felakete sürükleyen Batı’nın düğümlerini nasıl çözeriz sorusuna bir cevap arıyor.
Bilginin İslamileştirilmesi’nden bir cüz: “Batı Düşüncesi Projesi”
Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer, Müslüman entelektüel çevrede çok yakından bilinen “Bilginin İslamileştirilmesi”nin bir alt projesi olarak tasarlanan “Batı Düşüncesi Projesi”nin bir el kitabı mahiyetinde. Kitapta Müslümanların modernizmin etkileri sonucunda sürüklendiği boşluğa dair tespitler oldukça isabetli; bu, “Bilginin İslamileştirilmesi” tezini savunan Müslüman düşünürlerin, hem kendi toplumlarını hem de Batı’yı ve literatürünü oldukça yakından takip ettiklerini gösteren bir durum.
Projede teklif edilen iki yakın takibin de hakkının verildiği aşikâr; yani bu projeyi teklif eden düşünürler, başta Muna Ebu’l-Fadl, aynı zamanda bu projenin ilk örneklerini de sunmuş oluyor. Müslümanların modernizmin etkileri sonucunda sürüklendiği boşlukta, modernizmin taşıyıcılığını yapan zümreye dair tespitler, Türkiye’de Kemalizm, Arap ülkelerinde Baasçılık üzerinden zirveye ulaşan örnekleri resmediyor: “Manevi unsurlar, bilişsel unsurlarla gölgelenmiştir. Çünkü kendilerini, kendi kültürlerinden bile soyutlayan Batılılaşma yandaşları tarafından iletişim kanalları kapatılmıştır. Onlar benimsedikleri dilin, değerlerin ve sembollerin içinde kaybolarak sürekli yaratmaya çalıştıkları hayali bir ‘kültürel’ ufka doğru kayıp gidiyorlar. Verimsiz tarzlarının ‘keyfini’ sürerken ‘aştıklarını’ iddia ettikleri kültürün çevresinde takılıp kalıyorlar ve dahası ona ihanet etmiş oluyorlar.”
Güç değil kültür
Burada kilit kelime “kültür”. Zira kitabın genel tezi veya çağrısı, Doğu ile Batı’nın “güç dengesi”nde değil “kültür dengesi”nde bir araya gelmesi üzerine kurulu. Bu çağrı yapılıyor çünkü Fadl’ın tabirleriyle, “Yaygın ahlakî çöküşün ve entelektüel kısırlığın önü alınmazsa, sınırların birbirine karıştığı küresel dünya düzeninde bu durum hepimizi yutabilir.” Yapılmak istenen, “Tanrı’yı kıyamete zorlamak” isteyenlere karşı İslâm’ın vasat kıstasını yürürlüğe koyma çabası. Burada ana mesele, ortada bulunan bilginin “İslamileştirilmesi”. Bu minval üzre de, “Batı Düşüncesi Projesi” aracılığıyla, Batı düşüncesinin, felsefesinin, tekniğinin, velhasıl Batı’nın bütün kalemlerde çetelesini çıkarmayı ve kritiğini yapmayı öneriyor Muna Ebu’l-Fadl. Devamı